2 Aralık 2016 Cuma

MYKONOS

MYKONOS

     
  Mykonos Kiklad adaları içindeki en kozmopolit ve Kiklad mimarisinin en güzel örneklerini içinde barındıran adadır. Geleneksel düz çatılı evler, ahşap renkli kapı ve pencereler dünya çapında popüler olan geleneksel tarzın temel özelliklerini yansıtan eşsiz bir atmosfer yaratır.
  Bu evlerin aldığı karakteristik özellikler bölgenin doğal ve yerel koşullarına bağlı adaptasyon sonucudur. Mykonos da diğer adalar gibi kış ve dahi yaz aylarında Ege’nin haşin, güçlü rüzgarlarına maruz kalmaktadır. Bu şiddetli rüzgarların evlerin duvarlarını her yıl zarifçe oyduğu da söylenir.
  Geleneksel evlerin kenarlarına baktığımızda pahlı köşeler dikkat çeker. Pahlı köşeler hem iç de hem dış da devam ediyor. Böylelikle mekanlara boşluk ve özgürlük hissi hakim oldu. Bu geleneksel pahlanmış kenarlı ev tasarımının gelişmesi M.Ö 2000 yılına kadar uzanan Kiklad sanatına dayanmaktadır.
  Mykonos’un sokakları da diğer adaların sokakları gibi oldukça dardır. Bunun sebebi yine daha önce bahsedildiği gibi korsan saldırılarından korunabilmek için zamanında alının önlemlerden birisidir. Ayrıca güneş ışınlarını kesip sokaklarda yürürken gölge alanların ortaya çıkmasında da etkili olmuştur.
  Evlerin kuzeye bakan taraflarında pencere işlevi gören küçük açıklıklar vardır. Bunlar termal yükü ve nemi bertaraf etmektedir.
15207902_10154163592371608_1490557787_n.jpg
                                         12993494_10153607137491608_8400671037538184196_n (1).jpg

  Kiklad evlerinin genelinde taş kullanılmıştır. Taş evler dayanıklı, uzun ömürlü, sağlıklı, pis havayı filtreleyen yapılardır. Dahası doğal afetlere karşı da dayanıklılığı yüksektir. Ancak yapılarda taşın tercih edilmesindeki en önemli etken sıcaklıktır. Bu yapıların içleri yaz ayları boyunca soğuk ve serin olur. Duvar kalınlığı çok geniş tutulur. Beyaz duvarlar da ısı emilimini en aza indirir.
  Mykonos’un sokaklarında gezinirken göze yoğun bir bitki örtüsü çarpar. Evlerin dışına sarılmış bu bitkiler gölge yaparak serinlik sağlar. Aslında adaya genel olarak bakıldığında çok zengin bir bitki örtüsünden bahsedemeyiz. Akdeniz iklimi vardır ve ada kuraktır. Yerleşimin olmadığı yerler taşlık zeminden oluşur sadece birkaç bitkinin oluşturduğu küçük alanlar vardır.
  Evlerin dağılım biçimleri, yönleri de tesadüfi değildir. Rüzgarların yönüne ve evlerin rüzgara maruz kalma durumuna göre ayarlanmışlardır. İç avlular, girintiler, çıkıntılar, farklı yükseklikler, yarı açık mekanlar ve bunların değişik türleri, köşeler, yarı açık girişler, her biri önemli roller oynamaktadır.
  Mykanos mimarisinin karakteristik özelliklerini kübik şekilli evlerden oluşan yoğun düzeni ve tüm evlerin kenarlarındaki yumuşak asimetrik geçişler oluşturur. Adada daha sonradan şapel olarak değiştirilen bir çok yapı mevcuttur. Bunlar başta tarihi anıt şeklinde tasarlanmışlardır. Bu yapılar basit dizaynlara sahiptir. Kırmızı kemerli çatılarıyla ön plana çıkmaktadırlar.


MYKONOS KİLİSE VE ŞAPELLERİ

  
  Mykonos’da üç yüzden fazla şapel ve kilise bulunur. Bu kiliselerin her biri adadan çıkan yerel taş ve harç karışımıyla yapılmıştır. Beyaz yüzlerinin kusursuzluğunu kaybetmemesi için sık sık badana yapılır.
  Küçük kiliselerin çoğu elde edilen bir yemini yerine getirmek amacıyla yapılmıştır. Küçük kiliselerin boyutları, aşağı yukarı tek odalı bir ev kadardır. Bunların en küçükleri ‘Holy Cats’ olarak adlandırılan, evlerin çatılarına iliştirilmiş basit şapellerdir. Kiliselerin yanlarında bazı tarım kompleksleri bulunur. Bütün adaya yayılmış haldedir. Bunlar dikdörtgen şekilli, beşik tonozlarla örtülü müstakil yapılardır. Çatıları kırmızıya boyalıdır. Genellikle kilisenin uzun kenarlarında birer adet pencere bulunur. Giriş her daim kısa kenar sağlanır. Girişin olduğu cephelerde üçgen sahte alınlıklar olur. Bu sahte alınlıklar düz taraflıdır ancak kademeli ekler de kullanılır. Üçgenin en üzerinde sade bir haç ile kemerli çan kulesi bulunur.
  Kapılar ve pencereler mavinin koyu yoğun tonlarıyla, turkuaz veya yeşil renkle boyanır bu sayede parlak bembeyaz duvarlarla güçlü bir kontrast yakalanmış olur. Daha ihtişamlı ve büyük olanların çatılarında kırmızı, mavi ya da siyaha rastlanabilir. Bazılarında ayriyeten ufak bir yarım kubbe bulunur. Böylece kutsal alanı işaret eden bölgeler elde edilir.


        12986949_10153607137586608_1279463890885607898_n.jpg

  Kiliselerin kapı ve pencereleri ahşaptan yapılır. Kiliselerin kalın taş duvarları ve az sayıdaki pencereleri sayesinde iç mekanları serin ve gölgelidir. Kutsal alanın önünde zengin, varlıklı aileler için hazırlanmış dini resim ve heykellerin olduğu ikonostazlar ve ahşap bölmeler bulunur. Diğer kiliselerde bu simgeler duvarlara asılırlar. Demir şamdanlar çok yaygındır ve gaz lambaları kullanılır. Lambalar hiçbir zaman söndürülmezler. Bir Mykonos kilisesinde genel izlenim basitlik ve huzurdur.
  Mykonos’daki ilgi çekici birkaç kiliseden bahsedebiliriz. Paraportiani, genellikle bir kilise olarak adlandırılsa da, gerçekte beş küçük kilisenin birbirine bağlanmasıyla oluşmuş bir komplekstir. Parlak beyaz duvarları ve sade geometrik formuyla ünlü dini yapılardan birisidir. Beş küçük kilise iki farklı kademede düzenlenmiştir. Alt kademeden bunların dördü bulunur. T harfinin şekline benzer biçimde bir araya gelmişlerdir. Bunlardan üçü T’nin üzerindeki yatar çubuğu oluşturur. Bu kademedeki kiliseler dikdörtgen şeklindedirler. Hepsinin beşik tonozlu çatıları vardır. Tüm oda üzerinde bulunan geleneksek tek oda yapılarını andırmaktadır. Kiliselerden ikisinin cephesinde iki adet çan kulesi bulunur ve bir tane kalkan duvarı vardır. Üst taraftaki katta adını bütün kiliseye veren Panagia Paraportiani kilisesi yer alır. Bu da diğerleri gibi dairesel kubbesiyle basit bir yapıya sahiptir. Alt katta bulunan Agios Efstathios’un tam olarak üst tarafında konumlanmıştır. Yüksek kademede oluşu, yukarıda da tarif edildiği gibi,  müstakil evlerin çatılarına kurulan ‘Holy Cat’leri veya şapelleri anımsatır. Birleşik yapının doğu tarafında Panagia Paraportiani’ye ulaşmayı sağlayan merdivenler vardır. Beş kilisenin hepsi de ahşap kapıları hariç parlak beyaz renktedir. Genel bakışla görüleceği şekilde, Paraportiani kompleksinin güzelliği, son derece basit geometrik heykel kütlesinin aksine orada durmaktadır.

YEL DEĞİRMENLERİ


  Mykonos yel değirmenleri Mykonos adasının ikonik özelliğidir. Değirmenler adanın başlıca köyü olarak bilinen Chora’nın her noktasından rahatlıkla görülebilir. Alana bakan bir tepede durduklarından Alefkandra limanına girerken görülen ilk yer bu yel değirmenleridir. Çoğu yel değirmeninin yönü yılın büyük bölümünde rüzgarlarla beslenen Kuzey yönüne doğru dönüktür. Şu anda Mykonos’da toplam on altı adet yel değirmeni bulunur. Bunlardan yedi tanesi ünlü Chora tepesine konumlandırılmıştır. Çoğu Venedikliler tarafından 16. yy’da inşa edilmiştir ancak sadece 20. yy’ın başlarına kadar sürmüştür. Bu değirmenler buğday imal etmek için kullanılıyordu. Ada sakinleri için önemli bir gelir kaynağıydı.
  Değirmenlerin mimarileri birbirine çok benzer. Hepsinin yuvarlak şekilleri vardır. Beyaz renktedirler. Sivri çatı ve küçük pencereleri bulunur. Günümüzde bazıları müzeye çevrilmiştir.

IMG_9068.JPG


1 yorum: